Kapat× Telefon +90 (212) 569 00 80

CEO'nun Mesajı

“Devlet neden benim Ar-Ge yapmam için para versin?”

“Benim ilkokul mezunu kalifiye işçim, aldığım makine mühendisinden daha çok işime yarıyor. Neden mühendis istihdamı?”

“Ben şu malı üreterek bu ülkeye faydalı bir iş yapıyorum. Devlet neden beni desteklemiyor?”

Experto olarak, okumakta olduğunuz bu katalogda asıl olarak, Ar-Ge hibeleri konusunda özel sektörden sürekli duyduğumuz soruları cevaplamak istedik.

Sanayi toplumundaki üretim faktörleri (emek, tabiat, sermaye, girişimci) günümüz bilgi toplumunda anlamını yitirerek yerini bilginin hükümdarlığına bıraktı. Bilgi toplumu Devletlerin teknolojik gelişmeler karşısında yeniden yapılanmasını beraberinde getirdi. Ülkemizde de Araştırma ve Geliştirme faaliyetlerine verilen önemin ardında asıl bu düşünce yatmakta.

Sanayileşme sürecini tamamlayamamış ülkeler için bilgi toplumu aslında “muasır medeniyetler seviyesine” gelebilmek için büyük bir şans çünkü artık emeğin yerini bilgi, buhar makinesinin yerini bilgisayar aldı, sanayi toplumunda mal ve hizmetleri tüketicilere ve özellikle doğru hedef kitleye ulaştırmak oldukça meşakkatli bir iş iken; günümüzde “bir tık kadar yakın”. Vizyon 2023’te belirlenen hedefler bu perspektiften bakıldığında ulaşılabilir hedefler olarak algılanabilmekte.

Sanayi toplumunun asli gücü mavi yakalılar, 1970 ve 1980'lerde yerini beyaz yakalılara bırakmıştı. Günümüzde ise bilgi toplumunun itici gücü yükseköğrenim görmüş bilgiyi üretme ve kullanmadaki yetkinlikleri, problem çözmedeki kabiliyetleri, yaratıcılıkları ve zekaları ile karakterize edilen “altın yakalılar”. Bu sebeple KOSGEB üniversite mezunu olmayan kimseyi desteklemiyor, bu sebeple TÜBİTAK eğitim seviyesine göre kota koyuyor, bu sebeple teknik personel istihdamı teşvik ediliyor.

Yeni dünyada şirketlerin nerede yer aldığını belirlemek için sorulan sorular artık üretim kapasitesi, ciro değil; şirketin kaç patentinin olduğu, fikri mülkiyet hakları ile ilgilenen bir birimin olup olmadığı, kaç ulusal, kaç uluslararası Ar-Ge projesinin olduğu, cirosunun ne kadarını Ar-Ge’ye ayırdığı. Bu sorulara verilen cevaplar bize şirketin kim olduğunu söylüyor. Bu kapsamda hızla değişen teknoloji şartlarında rekabet edebilmenin de ötesinde ayakta durabilmek için Ar-Ge olmazsa olmaz olarak karşımıza çıkıyor. Ar-Ge desteklerinin ile Ar-Ge yapan ve yeni ürün veya süreç geliştiren firmalar hem yaptıkları ürün ve süreçlerle karlılıklarını artırarak ömürlerini sürdürüyor hem de bu süreç için harcadıkları maliyetlerin önemli bir kısmını hibe ve teşvikler vasıtası ile geri kazanıyor.

Jülide BİROL